Sayemde bisiklet virüsünü kapanlardan birisi olan Orhanı Mudanya da karşılamaya karar verdim. Bunun için sabah ilk feribotla yola çıkan Orhan la haberleştik ve ben de sabah erkenden yola çıktım. Emek'e kadar normal tempoda pedal bastım ki Emek'te başlayan yokuşu çıkabilmek için enerjim kalsın.
Ancak daha önce başka bir bisikletle çıktığım o yokuşu alt etmek o gün bana hiç de zor gelmedi. Sevindim için için. Bisiklet farkı önemlidir elbet ancak biz de Ali Babi olarak bisiklet sürmede bir yerlere geldik sanırım. (Düşündüğüm gibidir inşallah) . Arkasından bütün yokuşların hediyesi olan inişi rüzgar gibi geçip Mudanya girişinden gidonumu Güzelyalı ya doğru kırdım.
O saatlerde feribottan inmiş olan Orhan la biraz sonra sahilde buluştuk. Hayırlı olsun ve selamlama faslını geçtikten sonra Kıyı boyu pedallayarak Mudanya merkeze gelip bir börekçide kahvaltımızı yaptık tavşan kanı çaylar eşliğinde. Daha önceki gelişimde de uğradığım börekçinin börekleri oldukça hoşuma gitmişti. Bu sefer de börekler çok hoştu. Ancak daha önce metal olan kullandığımız tabak, çatal vs bu sefer değişmiş, kullanılıp atılan plastik tabak ve çatallar kullanılmaya başlanmış börekçide. Bunların çevreye zararlı olduğunu söyledim ve neden artık metal olanları kullanmıyorsunuz diye sordum. Yıkayacak eleman bulamadıklarını söylediler. İnsanlar bir şekilde daha kolay ve daha ekonomik olana yöneliyorlar. Türkiye de köklü bir çevre koruma bilinci oluşmuş değil. Bu durumda etkin bir devlet çevre politikasının ve sıkı bir denetimin olması gerekiyor. Maalesef o da yok bizde. Dünyamızı sevelim, ona iyi daranalım. Ona muhtacız ve suyunu içeceğimiz havasını soluyacağımız başka bir dünya yok.
Doğaya kötü davrandığımız takdirde doğa, muhakkak bir şekilde intikamını alacaktır bizden. Karnımızı doyurduktan ve sosyal mesajımızı da verdikten sonra Zeytinbağı na doğru pedal basmaya başladık. Yol deniz kıyısı boyunca ormanlık alanlardan ine çıka Zeytinbağı na kadar çok güzel bir şekilde devam ediyor. Hava sıcak olduğu için ara ara molalar verdik. Nerede güzel, manzaralı, ağaçlık, gölgelik bir alan bulup şurada dinlenelim dediysek hepsinin bizler tarafından birer çöp yığınına dönüştürüldüğüne tanık olup bir kez daha üzüldük.
Tirilye, Mudanya ya 11 kilometre, Marmara Denizi kıyısında, zeytiniyle ve tarihi yapıları ile ünlü küçük bir kasaba. Tirilye de eski ismi Aya Tadori olan ve kapısında Hicri 968, Miladi 1560 yazılı olan eski kilise, sonradan Fatih Camii ismiyle ibadete açılmış olan camiyi gördük. Restorasyon halinde olan tarihi Taş Mektebi dışarıdan seyredip birkaç tarihi çeşmeden su içtik. Tarih, deniz ve zeytin kokan sokaklarında pedal çevirdik. Tirilye yi tepeden gören bir noktadan birkaç fotoğraf çekip, Mudanya üzerinden Bursa ya geri döndük. Yeni bisikleti üzerinde yeni olan Orhan Mudanya dan sonraki yokuş dışında hiç de fena değildi bu arada. Kendisini çok takdir ettim.














Hiç yorum yok:
Yorum Gönder