
Köye gittiğim zaman, sürekli gelip gittiğim bu yaylaya bu sefer bisikletimle gittim. Giderken eskiden atlarla gidip geldiğimiz yolu, dönüşte de traktör yolunu kullandım. Oradaki eski evimizi, akrabalarımı ziyaret ettim. Onlarla biraz eskilerden, biraz şimdiki zamandan biraz da gelecekten söz ettik. Çayırları dolduran sürüleri, akşam çobandan dönen koyunların, yavrularını ararkenki meleyişlerini, yağmurların ardından Eneç ten akan sudan ve daha bir çok konudan bahsettik. En çok da eskileri özlediğimizi anladık.
Köyümüzün kuzeybatısına düşen Koca çayır toprak bir yoldan gidilmektedir. Bugün geçimini hayvancılıkla karşılayan 8 ailenin bulunduğu yayla, adını yakınlarında bulunan geniş çayırlık alanlardan almıştır.
Yaylada bulunan aileler koyun, keçi ve inek beslemektedirler; yılın 365 günü yaylada kalmaktadırlar. Geniş meşe ve çam ormanlarının yanında bulunan yayla yürüyüş yapmak ve kamp kurmak için uygun alanlar sunmaktadır. Yaylada elektrik ve su bulunmaktadır.
Annem kardeşimle beni, bir heybenin gözlerine koyup, ata atlar ve o şekilde gidiş geliş yaparmış yayla ile köy arasında. Muhtemelen bu çeşmede susayan atı suluyordu. Şimdi at demirden, o su içimiyor ama ben hayır diyemem.
Eyüp: Amcamın torunu.
Yaylada bir at ve demir atım.
Eyüp ufak bir tur atıyor.
Çayırda amca oğullarımla birlikte korda mısır kızarttık çaylarımızı yudumlarken. O gece mısır bahçesine domuzlar girmiş. Yediklerini yemişler, yiyemediklerini koparıp atmışlar. Pek ziyankar bir hayvan bu domuzlar. Ürünü yemeleri yetmiyor. Girdikleri bir yeri maden ocağı gibi kazıp gidiyorlar. Çok az miktarda sağlam kalan mısırları kopardık. Bir miktar mısırı da heybeme yerleştirdim eve götürmek için.
Osman ve Ömer.
Tur rotası(Rota üzerinde + ve - işaretlerini kullanarak yakınlaşıp uzaklaşabilir, haritayı kaydırarak gezinebilirsiniz.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder