Damal dan sonra bu gecenin havası bana iyi geldi. Damal da yağmurla birlikte soğuk esen bir rüzgarla mücadele ettikten sonra 2 metrekarelik çadırım bana 5 yıldızlı otel konforu yaşattı. Uyandık, kahvaltımızı yaptık, çadırlarımız topladık ve yola koyulduk. Bugünkü öncelikli hedefimiz Gori ve ardından Tiflis. Gori ye kadar yol dümdüz olduğu için genelde Orhan Abi ile arka arkaya pedalladık. Gori ye doğru kısa bir yokuş görünce Orhan Abi dayanamayıp fırlayıp gitti ve gözden kayboldu.Gori den sonra genelde iniş olan bir yolla Tiflis yakınlarındaki Mtskheta ya vardık. Bu kent ana yolun sağına düşüyor. Burada da Gürcistanın her yerinde olduğu gibi birkaç kilise var. Bu kiliseleri gördük ve bir tanesini ziyaret ettik. Kilisede ayin vardı. İçerisi oldukça kalabalıktı. Gürcüler dinlerine bağlı insanlar. Kiliseye girerken kilisenin bahçe kapısını öpüyorlar. İçeri girerken yine kapıyı öpüyorlar. İçeri girince de içeride ne varsa öpüp el sürüyorlar. Bir de içeri girerken kadınlar başlarını örtüyorlar. Başı açık olarak ve şortlu olarak gelen turistleri örtünmeden kiliseye almıyorlar. Hatta içeride üç beş siyah etek giymiş erkek turist görünce şaşırdım biraz. Ben şortlu olarak gelsem etek giyeceğime, içeriye girmemeyi tercih ederdim. İçeride fotoğraf çekmek yasak olduğu için daha çok kiliseyi dışarıdan bol bol fotoğrafladım. Bu arada Orhan Abi dışarıda bisikletlerin başında bekliyor. Benim işim bitince nöbeti ben devralacağım, O da kiliseyi gezecek. İşim bittiğinde nöbeti devralıp bisikletlerin başında beklemeye başladım. Kilisenin kapısında on kadar dilenci kadın var. Tabureleriyle gelmişler. Anlaşılan her gün, gün boyu burada bekliyorlar. Görüldüğü kadarıyla da iyi kazanıyorlar.Orhan abi çıktıktan sonra 10 km kadar ileride olduğunu düşündüğümüz Tiflis e doğru pedal çevirmeye başladık. 10 km sonra Tiflis e, 20 km sonra da şehir merkezine vardık. Tiflis şehir merkezinde hummalı bir çalışma var. Bir yandan yeni binalar dikiliyor, diğer yandan eski binalar restore ediliyor. Anlaşılan gürcüler kurtuluşu turizmde görüyorlar. Bacalısını göremedik ama bacasız sanayi düzlüğe çıkarır bu ülkeyi eğer doğru politikalar üretilirse. Şehir merkezine varınca öncelikle bir hostele yerleştik. Her zaman sıcak suyu var, çay kahve sınırsız. Geceliği 25 lari(30 TL). öncelikle duş aldık. Bisikletleri uygun bir yere bıraktıktan sonra şehri dolaşmak için dışarıya çıktık. Nehrin karşı tarafına geçtik. Tepedeki başkanlık sarayı çok ihtişamlı görünüyor ancak sarayın hemen arka sokağındaki evlerin ve insanların hali içler acısı. Evler eski, insanlar sokaklarda yatıyor. Aslında Gürcistanı özetleyen bir tablo. Başkanlık sarayının üst taraflarında tarihi görünümlü ancak yeni yapılmış olan büyük bir kilise var. Bu Gürcistan da görmüş olduğumuz en büyük kilise. Zannediyorum aynı şekilde Gürcistanın da en büyük kilisesi. Buranın da içine girdik ancak içi, sanki dışını gördüğümüz kilisenin içi değil. İçeride sanki öyle büyük bir yapıya girmiş havasını hissetmiyorsunuz. İçerisi oldukça kalabalık ve yine bir ayin var. Gün batmadan önce ve sonra kilisenin dışarıdan fotoğraflarını çektik. Güneş battıktan sonra 3 kişi çan kulesinde birden çok çanla, aralıksız 15 dakika kadar değişik ezgiler oluşturdular. Adamlar aşmış. Bunlardan sonra din dong, din dong diye çalan çanlar çok basit gelmeye başladı artık bana. Ancak yine de bana hiçbir şey saba makamında okunan bir ezanın verdiği huzuru veremez.Kiliseden ayrıldıktan sonra otelimizin de olduğu nehrin karşı tarafına geçmek için karanlıkta uzunca bir süre yol aradık. Sonunda bir köprü bulduk ve karşıya geçtik. Nehir boyunca uzun bir yürüyüş yaptık. Tok karna olsaydı daha iyi olacaktı ancak yemek yemek için oldukça geç kaldık. Bir taraftan karnımızı doyuracak bir mekan arıyorduk fakat saat ilerlediği için mekanların çoğu kapanmıştı. Başkanlık sarayının yakınlarına yeni, modern görünümlü bir köprü yapıp ışıklandırmışlar. Gece oldukça cafcaflı görünen bu köprüyü fotoğraflayıp, köprünün üzerinden karşı taraftaki parka geçtik. Bu park içinde müzik eşliğinde su ve ışık gösterilerinin sunulduğu bir havuz ve ve gösteriyi seyreden insanlar vardı. Köprü civarı Tiflis in gece, atan damarı gibi. Oldukça kalabalıktı. Köprü civarından ayrıldıktan sonra bir süre karnımızı doyurmak için mekan aradıysak da başarılı olamayıp sonunda bir börekçiden haçapuri alıp mideye indirdik. Ardından hostele döndük ve çadırdan sonra yatakta yatma lüksünü tatmanın zevkine varıp, yorgun bedenlerimizi dinlendirmeye aldık. Yarın 5032 metrelik yüksekliği ile Gürcistanın ikinci büyük dağı olan Kazbek Dağı eteklerindeki Kazbek e(Stepantsminda) gideceğiz. Buraya gidiş dönüş için 3 gün ayırıp bisikletle yolculuk yapmak istiyorduk fakat minibüsle 1 günde gidip dönebileceğimiz öğrenince 2 gün kazanmak için minibüsle gitmeye karar verdik. Yol oldukça bozuk ve sürekli tırmanarak gidilen bir 150 km. Bize belki 3 gün yetmeyebilirdi de. Minibüsle gidip gelmek iyi bir fikir gibi duruyor şimdilik. Yarın sabah erken kalkıp ilk Kazbek minibüsüne yetişmemiz gerekiyor. Erken dönmemiz durumunda Yarın yine Tiflis i gezeceğiz.Tifliste 2. gün/geceKazbek ten erken dönünce dün yarım kalan Tiflis gezimize devam edelim dedik. Öncelikle daha önce fotoğraflarını gördüğüm ve kale dibinde olan camiyi bulmam lazım. Kaleye doğru yöneliyoruz ve uzaktan gördüğüm caminin minaresi aşina geliyor gözlerime. Camiye varınca burada da hummalı bir restorasyon çalışmasının olduğunu görüyorum. Hemen abdest alıp ikindinin vakti geçmeden eda ediyorum. Namazımı bitirdikten sonra yanıma Renan geldi. Renan Azaerbaycanlı imiş. Babası taksici imiş. Burada doğup büyümüş ancak çok güzel bir Türkçesi var. Camiden çıkıp birlikte kaleye doğru yol almaya başladık. Bana kaleyi gezerken rehberlik yaptı. Akşam namazı vakti gelince namaz kılmak için camiye gitmek istedi. Giderken para vermek istedim ancak almadı. Çok akıllı bir çocuk. Üstüne üstelik, bir de Koy cebine Onu Abi. demez mi! Son cümleyi kurmasaydı iyi olacaktı ama neyse. Hava iyice kararınca ışıklar içindeki Tiflis i fotoğrafladım. Arkasından akşam namazı için camiye uğrayıp oradan da hostele döndüm. Yarın birkaç ufak tefek işimiz var. Bu işleri hallettikten sonra iki gece kaldığımız Tiflis ten ayrılacağız.Gün Sonu Notları*Khashuri Tiflis arası bizi fazla zorlamayan bir yoldu. Gori ile Tiflis arasındaki yolun asfalt kalitesi şimdiye kadar gördüklerimin en iyisiydi.*Tiflis e doğru yaklaştığınızda ana yoldan ayrılıp sağa sapın ve Mtksheta yı mutlaka görün.*Gürcistan öyle söylendiği gibi ucuz bir ülke değil. Bizim millet kafayı arabaya ve akaryakıta takmış. Bu ülkede bu ikisi ucuz olduğu için her şey ucuz zannediliyor.*Tiflis te kaleye çıkın, şehri hem gündüz, hem gece mutlaka seyredin. Kale dibinde bulunan camiyi ziyaret etmeden dönmeyin.*Kalenin dışında başkanlık sarayının arkasındaki kiliseyi, ışıklı köprüyü görün, eski Tiflis sokaklarında dolaşın.
21 Ağustos 2012 Salı
Khashuri-Tiflis (Gürcistan Bisiklet Turu 3. Gün)
Damal dan sonra bu gecenin havası bana iyi geldi. Damal da yağmurla birlikte soğuk esen bir rüzgarla mücadele ettikten sonra 2 metrekarelik çadırım bana 5 yıldızlı otel konforu yaşattı. Uyandık, kahvaltımızı yaptık, çadırlarımız topladık ve yola koyulduk. Bugünkü öncelikli hedefimiz Gori ve ardından Tiflis. Gori ye kadar yol dümdüz olduğu için genelde Orhan Abi ile arka arkaya pedalladık. Gori ye doğru kısa bir yokuş görünce Orhan Abi dayanamayıp fırlayıp gitti ve gözden kayboldu.Gori den sonra genelde iniş olan bir yolla Tiflis yakınlarındaki Mtskheta ya vardık. Bu kent ana yolun sağına düşüyor. Burada da Gürcistanın her yerinde olduğu gibi birkaç kilise var. Bu kiliseleri gördük ve bir tanesini ziyaret ettik. Kilisede ayin vardı. İçerisi oldukça kalabalıktı. Gürcüler dinlerine bağlı insanlar. Kiliseye girerken kilisenin bahçe kapısını öpüyorlar. İçeri girerken yine kapıyı öpüyorlar. İçeri girince de içeride ne varsa öpüp el sürüyorlar. Bir de içeri girerken kadınlar başlarını örtüyorlar. Başı açık olarak ve şortlu olarak gelen turistleri örtünmeden kiliseye almıyorlar. Hatta içeride üç beş siyah etek giymiş erkek turist görünce şaşırdım biraz. Ben şortlu olarak gelsem etek giyeceğime, içeriye girmemeyi tercih ederdim. İçeride fotoğraf çekmek yasak olduğu için daha çok kiliseyi dışarıdan bol bol fotoğrafladım. Bu arada Orhan Abi dışarıda bisikletlerin başında bekliyor. Benim işim bitince nöbeti ben devralacağım, O da kiliseyi gezecek. İşim bittiğinde nöbeti devralıp bisikletlerin başında beklemeye başladım. Kilisenin kapısında on kadar dilenci kadın var. Tabureleriyle gelmişler. Anlaşılan her gün, gün boyu burada bekliyorlar. Görüldüğü kadarıyla da iyi kazanıyorlar.Orhan abi çıktıktan sonra 10 km kadar ileride olduğunu düşündüğümüz Tiflis e doğru pedal çevirmeye başladık. 10 km sonra Tiflis e, 20 km sonra da şehir merkezine vardık. Tiflis şehir merkezinde hummalı bir çalışma var. Bir yandan yeni binalar dikiliyor, diğer yandan eski binalar restore ediliyor. Anlaşılan gürcüler kurtuluşu turizmde görüyorlar. Bacalısını göremedik ama bacasız sanayi düzlüğe çıkarır bu ülkeyi eğer doğru politikalar üretilirse. Şehir merkezine varınca öncelikle bir hostele yerleştik. Her zaman sıcak suyu var, çay kahve sınırsız. Geceliği 25 lari(30 TL). öncelikle duş aldık. Bisikletleri uygun bir yere bıraktıktan sonra şehri dolaşmak için dışarıya çıktık. Nehrin karşı tarafına geçtik. Tepedeki başkanlık sarayı çok ihtişamlı görünüyor ancak sarayın hemen arka sokağındaki evlerin ve insanların hali içler acısı. Evler eski, insanlar sokaklarda yatıyor. Aslında Gürcistanı özetleyen bir tablo. Başkanlık sarayının üst taraflarında tarihi görünümlü ancak yeni yapılmış olan büyük bir kilise var. Bu Gürcistan da görmüş olduğumuz en büyük kilise. Zannediyorum aynı şekilde Gürcistanın da en büyük kilisesi. Buranın da içine girdik ancak içi, sanki dışını gördüğümüz kilisenin içi değil. İçeride sanki öyle büyük bir yapıya girmiş havasını hissetmiyorsunuz. İçerisi oldukça kalabalık ve yine bir ayin var. Gün batmadan önce ve sonra kilisenin dışarıdan fotoğraflarını çektik. Güneş battıktan sonra 3 kişi çan kulesinde birden çok çanla, aralıksız 15 dakika kadar değişik ezgiler oluşturdular. Adamlar aşmış. Bunlardan sonra din dong, din dong diye çalan çanlar çok basit gelmeye başladı artık bana. Ancak yine de bana hiçbir şey saba makamında okunan bir ezanın verdiği huzuru veremez.Kiliseden ayrıldıktan sonra otelimizin de olduğu nehrin karşı tarafına geçmek için karanlıkta uzunca bir süre yol aradık. Sonunda bir köprü bulduk ve karşıya geçtik. Nehir boyunca uzun bir yürüyüş yaptık. Tok karna olsaydı daha iyi olacaktı ancak yemek yemek için oldukça geç kaldık. Bir taraftan karnımızı doyuracak bir mekan arıyorduk fakat saat ilerlediği için mekanların çoğu kapanmıştı. Başkanlık sarayının yakınlarına yeni, modern görünümlü bir köprü yapıp ışıklandırmışlar. Gece oldukça cafcaflı görünen bu köprüyü fotoğraflayıp, köprünün üzerinden karşı taraftaki parka geçtik. Bu park içinde müzik eşliğinde su ve ışık gösterilerinin sunulduğu bir havuz ve ve gösteriyi seyreden insanlar vardı. Köprü civarı Tiflis in gece, atan damarı gibi. Oldukça kalabalıktı. Köprü civarından ayrıldıktan sonra bir süre karnımızı doyurmak için mekan aradıysak da başarılı olamayıp sonunda bir börekçiden haçapuri alıp mideye indirdik. Ardından hostele döndük ve çadırdan sonra yatakta yatma lüksünü tatmanın zevkine varıp, yorgun bedenlerimizi dinlendirmeye aldık. Yarın 5032 metrelik yüksekliği ile Gürcistanın ikinci büyük dağı olan Kazbek Dağı eteklerindeki Kazbek e(Stepantsminda) gideceğiz. Buraya gidiş dönüş için 3 gün ayırıp bisikletle yolculuk yapmak istiyorduk fakat minibüsle 1 günde gidip dönebileceğimiz öğrenince 2 gün kazanmak için minibüsle gitmeye karar verdik. Yol oldukça bozuk ve sürekli tırmanarak gidilen bir 150 km. Bize belki 3 gün yetmeyebilirdi de. Minibüsle gidip gelmek iyi bir fikir gibi duruyor şimdilik. Yarın sabah erken kalkıp ilk Kazbek minibüsüne yetişmemiz gerekiyor. Erken dönmemiz durumunda Yarın yine Tiflis i gezeceğiz.Tifliste 2. gün/geceKazbek ten erken dönünce dün yarım kalan Tiflis gezimize devam edelim dedik. Öncelikle daha önce fotoğraflarını gördüğüm ve kale dibinde olan camiyi bulmam lazım. Kaleye doğru yöneliyoruz ve uzaktan gördüğüm caminin minaresi aşina geliyor gözlerime. Camiye varınca burada da hummalı bir restorasyon çalışmasının olduğunu görüyorum. Hemen abdest alıp ikindinin vakti geçmeden eda ediyorum. Namazımı bitirdikten sonra yanıma Renan geldi. Renan Azaerbaycanlı imiş. Babası taksici imiş. Burada doğup büyümüş ancak çok güzel bir Türkçesi var. Camiden çıkıp birlikte kaleye doğru yol almaya başladık. Bana kaleyi gezerken rehberlik yaptı. Akşam namazı vakti gelince namaz kılmak için camiye gitmek istedi. Giderken para vermek istedim ancak almadı. Çok akıllı bir çocuk. Üstüne üstelik, bir de Koy cebine Onu Abi. demez mi! Son cümleyi kurmasaydı iyi olacaktı ama neyse. Hava iyice kararınca ışıklar içindeki Tiflis i fotoğrafladım. Arkasından akşam namazı için camiye uğrayıp oradan da hostele döndüm. Yarın birkaç ufak tefek işimiz var. Bu işleri hallettikten sonra iki gece kaldığımız Tiflis ten ayrılacağız.Gün Sonu Notları*Khashuri Tiflis arası bizi fazla zorlamayan bir yoldu. Gori ile Tiflis arasındaki yolun asfalt kalitesi şimdiye kadar gördüklerimin en iyisiydi.*Tiflis e doğru yaklaştığınızda ana yoldan ayrılıp sağa sapın ve Mtksheta yı mutlaka görün.*Gürcistan öyle söylendiği gibi ucuz bir ülke değil. Bizim millet kafayı arabaya ve akaryakıta takmış. Bu ülkede bu ikisi ucuz olduğu için her şey ucuz zannediliyor.*Tiflis te kaleye çıkın, şehri hem gündüz, hem gece mutlaka seyredin. Kale dibinde bulunan camiyi ziyaret etmeden dönmeyin.*Kalenin dışında başkanlık sarayının arkasındaki kiliseyi, ışıklı köprüyü görün, eski Tiflis sokaklarında dolaşın.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder